Acıbadem Kurabiyesi
Dostumdan istediğim acıbadem kurabiyeleri İstanbul'dan geldi.
Bir bilse bu kurabiyeler içinde daha neler getirdi.
Un, şeker, badem ve bir özlem.
Uzaktaysan yurdundan neler özlersin, hangi tatları, hangi dostları, hangi günleri bilinmez.
Alakasız ve önceden hiç sevmediğin şeyleri sever olursun.
Arabada giderken kendini Ferdi Tayfur dinlerken bulursan şaşma.
Yemyeşilliklerin arasında düzgün evler,
insanlar golfte, muntazam sarı şeritler
ve kibarlık.
Kırmızı ışık yandığında klimayı kapatıp camı açacak olursan Gülpembe şarkısı dünyanın bu uzak köşesinde de duyulur, kim bilir belki bir anlayan olur.
Umulmadık anlarda Allah bir dost yollar insana.
İlk gördüğünde hediye paketini açmadan önceki esrar gibi anlamazsın içinde ne olduğunu.
Paketi açmak belki yıllar sürer. Lakin, o dost yavaş yavaş derinden içeri girer, Rabbinin hediyesini uzatır. Kalbini açar iyi günde, kötü günde ve arasındaki boşluklarda.
Bilse, o kurabiyelerle bana rahmetli dedemi (çok severdi bu kurabiyeleri),
İstanbul'un pastanelerini,
sokak satıcılarının nameli olmasada uzun seslerini
ve Moda'daki çay bahçesinden seyrettiğim o gün batımını getirdi;
o zaman bavulunun gerçekte ne kadar ağır olduğunu anlardı.
Bir bilse bu kurabiyeler içinde daha neler getirdi.
Un, şeker, badem ve bir özlem.
Uzaktaysan yurdundan neler özlersin, hangi tatları, hangi dostları, hangi günleri bilinmez.
Alakasız ve önceden hiç sevmediğin şeyleri sever olursun.
Arabada giderken kendini Ferdi Tayfur dinlerken bulursan şaşma.
Yemyeşilliklerin arasında düzgün evler,
insanlar golfte, muntazam sarı şeritler
ve kibarlık.
Kırmızı ışık yandığında klimayı kapatıp camı açacak olursan Gülpembe şarkısı dünyanın bu uzak köşesinde de duyulur, kim bilir belki bir anlayan olur.
Umulmadık anlarda Allah bir dost yollar insana.
İlk gördüğünde hediye paketini açmadan önceki esrar gibi anlamazsın içinde ne olduğunu.
Paketi açmak belki yıllar sürer. Lakin, o dost yavaş yavaş derinden içeri girer, Rabbinin hediyesini uzatır. Kalbini açar iyi günde, kötü günde ve arasındaki boşluklarda.
Bilse, o kurabiyelerle bana rahmetli dedemi (çok severdi bu kurabiyeleri),
İstanbul'un pastanelerini,
sokak satıcılarının nameli olmasada uzun seslerini
ve Moda'daki çay bahçesinden seyrettiğim o gün batımını getirdi;
o zaman bavulunun gerçekte ne kadar ağır olduğunu anlardı.
Yorumlar