Kayıtlar

2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sen

 Kelimeleri mânalandıran hazinesin Sen Günâhkâr ruhlara şifâ, hakikât-nümâsın Sen Kibr, hâset, riyâ bir tebessümünle bitiren Sen Aşkınla yananı Havz-ı Kevser'e çağıran Sen     Muhammed Mustafa Hatem-ül Enbiyâ!  Dünya sürgününü hafifleten nihan-hane Sen Kusurları örten nişangâh-ı ilahisin Sen Ağniyârın kurtuluşu, fakirin yâreni Sen Sâhibsizleri sahibine kavuşturansın Sen     Ahmed-i Mahmud Mahbub-u Hüdâ!  Bülbülün iniltisi, duanın menbaı Sen Alemlere rahmetsin, gönüllere sûrûrsun Sen Her oluşun müsebbibi, varlığın özüsün Sen Târik-i Naciyye'nin yıkılmaz mihmandârı Sen   Habib-i ekrem Sallalahu Aleyhi ve Sellem! Ebu Bekir Sıddık'ın mağara yakîni Sen Ömer Faruk'un kılıncı Hakka çeviren Sen Osman Zinnureynin hayâsına hayâ eden Sen Ali Mürteza'ya hikmet sandığını açan Sen   Alâ alihî ve sahbihî ve Sellim Teslimâ! Biz gâriblere acı ya Rab, Muhammed Mustafa hûrmetine imdât et! 29 Rebiülevvel 1441 (27 Kasım 2019)

SeyrüSefer

Bu mekanı neden çok sevdim diye sorardım kendime, Şimdi haberdar oldum siz oradan geçmişsiniz vaktiyle. Saatler ve yollar mı kavuşturacak sizi Sevgiliye, Yoksa dualar, zikirler ve satırların arasındaki feyizler mi? Gözlerimi kapadım, seyreyliyorum içimi Taa derinlerde buluyorum sizi ve sevginizi, Oradan adım adım rabıta ile bir kapı açılıyor, Hasret bir an kayboluyor, tekrar güneş gibi doğmadan evvel. Ahh! Şu İstanbul-Ankara arasındaki rayların bir dili olsa, Ne ağır yolcuları taşıdı onlar... Ama işte birtanesi geçti hissettirmeden, Rabbine teslim, Hani trenlerin tıka basa dolup biletsiz de binildiği günler, Eskişehir'den geçerken ayazdan donardı ayakları iki vagon arasında, Hele İstanbul'un kapısı İzmit'te kalbinin atışı Sanki o götürüyordu devasa demirden yığını. Nasıl ılık ılık kaplıyordu tüm bedenini yaklaşıyor olmak her dakikada sohbetine mürşid-i kamilin. İncitmedi kimseyi, kırmadı yolu, Sildi gönüllerdeki hüznü ve ümitsizliği. Rabbim on...

Zaman Yolcusu

Altıparmak Yetimhanesinde Kerem adında bir çocuk yaşarmış. Ne annesini ne babasını tanımış. Öğretmeni Aysel Hanım onun herşeyiymiş. Aysel Öğretmen çocuklar yatmadan önce her gece onlara bir masal anlatırmış. Gene bir gece ay dede gök yüzünde tahmin edilmesi zor yerini almışken Aysel Öğretmen bütün arkadaşlarını ve Kerem'i etrafına toplayıp başlamış anlatmaya dara düşenlere Hızır gibi yetişen Hızır Aleyhisselamın hikayesini. Kulaklarını kabartmış Kerem. Yetimhanenin camından dışarı kaymış uykulu gözleri. Gecekondular, canavar gibi gözüken dev beton binalar. 'Herkes ömründe bir kez görür Hızır Aleyhisselamı. Lakin o seçer görüleceği zamanı. Bir oturduğu yerden kalktı mı çiçekler açar şelaleler çağlar. Yemyeşil cennetten bir bahçe bırakır ardında.' O geceden sonra Kerem her gün vaktini camın önünde yüzyıllar öncesinden gelecek bu esrarengiz yolcunun yolunu beklemeye başlamış. Kerem'in hiç ziyaretçisi olmazmış diğer arkadaşları gibi. Kiminin teyzesi, kiminin dayısı ya da ...