Hamide Nine


Seyyide Hamide Teyzem'e.

Çeyizi bol muydu bilmem. Kısmeti geniş miydi bilmem. Rahat yüzü görmüş müydü onu az çok bilirim.
Görmemişti Hamide Ninem. Çilelerini anlatmaya sayfalar yetmez ise de nasipliymişim ki ben onun gibi bir nineyi tanıdım. Annem elimden tutar duasını almaya giderdik Hamide Teyzeme. Taa ki o bu nahoş dünyadan göçene dek. Onun güler yüzlü kızı kapıyı açar bize sütlü kahve kaynatırken ben elini öperdim ilkinleri annemin ikazı ile. Sanki o küçük kız halimle çok yaşlı gelirdi bana, çekinirdim sokulmaya. Yuvarlak hatları kenarı ufak oyalı beyaz başörtüsü ile söylediklerinden anladığım en çok şuydu. "Hafız el öpmelerin olsun güzel kızım!"
Hal lisanı ile konuşan o ender insanlardandı Hamide Teyzem. Dışarıda kavak ağacı rüzgarda sallanıp cama vururken, o Allah lafzı ile dua eder eder, saatler hiç geçmezdi. Sanki dışarıda hayat dururdu, zaman genişlerdi. Çocuktum tabii, şeker ve sütlü kahve gelsin diye beklerdim. Halıdaki desenleri, kitaplıktaki kitapları sayardım. Fakat ben farkına bile varmadan ruhuma işlemiş muhabbeti.
Onun duasını aldığım için o zamanlar Hafız olabilir miyim diye düşünürdüm. Sonra olmadığımı sandım. Kuran-ı Kerim Hafızı olmakla şereflenemedim fakat zannımca hıfz ettim Hamide Ninemin muhabbetini ve sabrını.

Rabbim ümmet-i Muhammed'in tüm yavrularına hayatlarında bir kez olsun Hamide Teyzem gibi hıfz edecekleri örnek müminlerle karşılaştırsın. Amin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sustalı Maymun

Sen

Gözlem