Kayıtlar

Ekim, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ölüler Duyar, Canlılar Söyler

Sessiz bir sisin ortasında fısıltılar. Bulunduğumuz odada olmayan çocukların sesleri havada asılı kalmış sanki. Yıllanmış antikaların insan hikayeleri çizgilerinde saklı kelimeler, tüketilmiş. Çok konuşunca yoruluyor ama bıkmıyor insan. Ölüler dirileri duyarmış, haber alırmış. Sus, çıt çıkarma küçük kelebek Kanatların tozdan, gözlerin bakır Kendi kendini konuşarak bitiren insan Ölüm sessizliktir, ölüm bambaşka bir diyara yolculuk Ruhunu boş boğaz bir bedenden kurtaran o an O an geldiğinde son söz, son söz Allah lafzı olur mu dersin? Her gün gelebilirse ölüm, bir günde kaç defa onu söylüyorsun say! Bu kalp düşüncelerle örülü, an be an değişen, konuşup sese dönünce manasızlaşan herşeyi unut, bir tek Ona doğrulduğunda yek, bir tek sustuğunda ferah.

Esma: İsmi Konulmuş

Sen tarihin talihsiz gülü İsmi konulmuş mübarek güz Nasıl kıydılar sana elleri ve dilleriyle? Sen Mısır'ın Meryem'i, Musa'nın ablası, İsa'nın annesi, masumiyet timsali.. Sen Mısır'ın destanı, uzak diyarlarda yürekleri dağlayan, yüzünde parlayan çocuklukla olgunluğun  acılarla yoğrulan topraktan aynası. Babanın kalbine inen ateş hepimizin kalbine indi Esma! Kızım Esma, isimle şereflenmişlerden,  cennetle müjdelenmişlerden, Biz seni kahraman ilan ettik, Ki sen bu dava uğruna canını verdin Hani o Esma vardı, ilk Müslüman kız çocuğu Feraset, sabır ve cesaret kuşanmış Esma, Ebu Bekir'in kızı cennette iki kuşak verilecek Esma, Allah'ın Resulüne Sevr mağarasında aş getiren  o güzel kızın adaşı ve yoldaşı, Gönülleri varlığın ve yokluğunla yakan hüzün bir ok gibi kalbimizi deldi geçti.  Nasıl kıydılar sana ve senin gibilere güzel kız? Ama dediğin gibi 'Onlar senin dünyanı berbat ettiler, sense onların sonsuz ahır...