Şakire Hanım
Çok uzun gelmişti Şakire Hanım'a. Sanki o gece hiç bitmeyecekmiş gibi. Efendisini kaybettiği o günün gecesi. Dualar dudaklarında zincirlenmişti. Üç boy boy çocuk. Yaş 6, 4, 2. Yetim kaldıklarına mı yansın yüreği, yoksa henüz kavuştuğu efendisinin gidişine mi?
Biz onu hep Büyük Anneanne olarak tanıdık. Boşnak böreğinin mis kokusu her köşesine sinmiş o balkonlu evde, sözünü asla esirgemeyen, yeri geldi mi nüktedan, yeri geldi mi sert tavırlarıyla, sonsuza dek kalacak sanırdım. Dışarı çıkmazdı. Gezmeyi sevmezdi. Belki de 10 sene evde oturmuş diyebilirim. Kızları hep onu bir yerlere götürmek ister, o ise kim bilir, belki de içinden "Nerede o sınırsızca koştuğum yemyeşil bağlar, bahçeler?" der gibi uzaklara dalar, tebessümle konuyu değiştirirdi. Balkonundaki çiçekler, gelen geçeni seyretmek ona kâfi gelirdi.
Babaannem az mı istemişti "Gel annecim, bizimle yazlığa." Şakire Hanım, özlemini yüreğine koymuş, Allah’ı arayan bir ruh gibi 14 Şubat’ı beklermiş meğer. Yüzlerce kez fırınlanan böreklerden sonra işte o kavuşma anı geldi. Ben de oradaydım. Son kez elledim alnına. Bana çok uzak, hem de çok yakındı.
Son Osmanlı hatunlarından Şakire Hanım… Hayat ne kadar uzun da olsa, beklemek ne kadar sabır gerektirse de, o an gelir çatar. Nefes bedenden çıkar. Sen bunun en büyük nişanısın. Çok bekledin, güzel, nurlu gelin. Ardından okunan hatimler çeyizin. Ne mutlu sana ki beklediğine değdi.
Lakin Rabbim her birimize söz vermedi mi?
Her canlı ölümü tadacaktır!
(Umarım tadı tatlı olsun.) Bir Fatiha-yı Şerife tüm afife hatunlarla ve sevgili Beyi Saadettin Efendi yanında Eyüp Sultan'da medfûn Şakire Hanım'a...
Yorumlar