Bülbülün Yolculuğu

Kanatlanıp tekrar sevgilisini bıraktığı gül vadisine doğru yola çıkar. Sonunda vadi karşısında, kış boyunca hayalini kurduğu o kavuşma anı çok yakındır Lakin içten içe korkmaktadır. Ya güller arasından sevgili kitabını bulamazsa. Rengarenk güllerin üzerinden uçar, keskin gözleri bir çok gerdan-kıran, göz-boyayan, mis-kokulu gül görür. Ama sevgiliden bir iz yok? Sihirli kitabını bulmak onu bağrına basıp yanı başında durmak ister. Atmacanın taş kalbi bile vadide avlanırken gördüğü bülbüle acır. Çaresizce kitabı aramaktadır. Tüylerinin rengi solmuş, günlerdir bir şey yememiş öyle çınardan çınara uçmaktadır. Yanına gelir. Bülbül ilk başta her şeye sebep olan bu atmacayı görünce sinirlerine hakim olamaz ve dile gelir:
"Ey sen hayatımı karartan atmaca, istersen öldür beni umurumda değil! Sensin sevgilimi elimden alan!"
Atmaca "Ey güzel sesli bülbül! Yüce Yaradan beni koyduysa kitabınla senin arana elbet vardır bir bildiği."
Bülbül atmacanın sözlerini anlayamaz. "Bilgelik var sözrinde. Lakin bu gerçeği değiştirmez. Sen yırtıcı bir kuşsun, sevgilimi benden koparmak istedin, söyle ben yokken ona ne yaptın?"

Atmaca bülbüle o uzaklara uçalı beri sihirli kitabına rastlamadığını anlatır fakat bülbül inanmamaktadır. Sonunda atmaca " Ey kanatlı kardeşim sana ben yardım edemem, sen ki bu hayali kitabın izini ancak kendin sürebilirsin." der ve acı bir gülümsemeyle ordan uzaklaşır.

Bülbül vadideki bir selvi ağacına yuva kurar, hüzünlü olduğu kadar şiirsel şarkısını söylemeye başlar. Bunca zamandır kendini, benliğini unutmuş yorgun düşmüştür.
Yüz yıllar yüz yılları kovalar, bülbülün gül vadisinin yerinde yeller esmekte. Yüksek betonların arasında sıkışıp kalmış bir çardak. Az ilerde her gece yüreğini hoplatan demirden yol. O ise hiç vazgeçmeden her seher vakti sevgilisini çağırır. O duaların kabul olduğu büyülü vakit. Bir gün çardakta bir gölge görür. Havuza yansıyan ay ışığı yerine evlerin camlarından yansıyan loş rengarenk ışıklar bu gölgenin narin hatlarıyla raks etmektedir. Bülbül'ün yüreği ağzına gelir. Sessiz bekler. O mis koku. Etrafa saçılan nur huzmeleri. Gözleri gözleriyle buluştuğunda hayatının kitabını bulduğunu anlar.
Sabah olduğunda insanlar bir gecede tüm çardağı sarıp yaşlı selvi ağacına uzanan kırmızı gülü kimin ektiğini soracaktır. Bilseler o sabır, inanç ve aşkın tohumudur.


Meva Ayse Onyurt

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sustalı Maymun

Sen

Gözlem